Don't tell anyone. ll- [Hikaye 1. Bölüm]



Don’t tell anyone. ll



Uyku-uyaniklik arasi babamin anneme anlattiklarini dinliyordum, istemedende olsa. Uyumak istiyordum. Her sabah ayni seyler. Catal kasik sesleri geliyordu, anlasilan kahvalti hazirdi. Yatagimdan kalktim, elimi yuzumu yikayip asagiya indim. Babam yeni gelen aileden bahsediyordu anneme. Uykuluydum. Bana soru yönelttigini duymamisim. "Duydun mu Eleazer?" "Neyi baba?" gulumsedi ve "Sen anlasilan hala uyuyorsun" dedi. Sonra konu degisti. Babam avlanmayi severdi. Bugünde yaklasik her haftada bir yaptigi gibi ava cikacakti. Kahvaltimi bitirip odama hazirlanmaya ciktim.

Dogdum dogali burdayim. Glenwood’da… Köyümüzün tarihi cok genistir. Garip ve esrarengiz olaylar yasanmistir tarihinde, ama genelde sakli tutulur bunlar. Ailem zamanindada burda yasamis, yani önceleri. Galiba benim cocuklarimda burda yasayacaklar…

Sirtcantami aldim. -Anneeee, ben cikiyorum…ve disardaydim bile. Buyuk ihtimal Seth, Pire ve Carmen daha uyanmamislardir. Bugün mesaiye erken basliyoruz desene… Evet.. daha bitmesine var ama en fazla iki haftaya biter. Bu tahta kulübe bizim ortak yerimiz olacak. Kulübe demek fazla kücük kacar. Cok genis ve hos olacak…

Adimlarimdan baska adim sesleri duyuyordum.. ve birden durdu. Arkami döndüm, gördügüm kisiyi tanimiyordum. Bu yeni gelen cocuklardan olsa. Tanismak icin iyi bir firsat. Yanina dogru yürüyordum. Oda bana bakiyordu, gözlerini kisarak. Iyi bir cocuga benziyor. „Merhaba ben Eleazer“ diyerek elimi uzattim. „Ben de Felix. Memnun oldum“ diyerek gülümsedi.

- Yenisin heralde burda?

- Evet, daha geleli bir kac gün oluyor. Etrafi dolasiyordum.

- Eslik edebilir miyim?

- Bir rehbere ihtiyacim vardi zaten. Dedi ve gülüstük.

Yürüyorduk ve ayni zamandada kendimizden bahsediyorduk.

-Büyükbabamlarin evinde kaliyoruz. Los Angeles’da yasiyorduk. Bir de ikizim var, Kim.

- Onunlada tanismak isterim… Kahvalti yaptin mi? Gel bir seyler yiyelim, yemediysen? Cekinme daha yenisin burda, benden yersin. Deyip gülümsedim.

- Yok, daha yapmamistik, ama büyükannem hazirlamistir, bize gidelim, hem evide gezdiririm sana.

-Bana uyar… dedim ve Bay Will’in evine gidiyorduk.

Kapiyi tiklattik. Pencereden disariya bakan bir yuz belirdi. Galiba bu Kim olmaliydi. Kapiyi acti ve gözgöze geldik. Beni süzüyordu. Sari sacli ve gözleride yesilimsiydi. Oldukca hostu. Beni süzüsünü anlam verememistim ki galiba bunu anladi, gözlerini benden kacirdi ve bizi iceri davet etti.

Bayan Will kahvalti hazirlamisti. Onu kucuklugumden beri tanirim. Yemekleri gercekten cok guzel olurdu. Beni her zaman ki gibi o yüzünde beliren kocaman gülümsemeyle karsiladi ve beni kahvaltiya davet etti. Aslinda toktum ama onun yemeklerine hayir diyemezdim. Bay Will’de en az Bayan Will kadar canayakin biridir.

Ayni karsilama sekli desem yeridir, oda beni ayni sekilde karsiladi. Kahvaltiya oturmustuk. Biraz yedikten sonra, Bay Will babami sordu:

- Eee, Eleazer, baban ne yapiyor
- Babam bugün ormana ava cikmayi planliyor efendim.. Hava biraz sisli olunca yerinde duramaz bilirsiniz..

- Evet evet bilirim… Pekii, bos yeriniz var mi?

- Tabii efendim, Babam sizinle ava cikmaktan cok hoslanir.. Ben kendisine haber veririm..

Babamla Bay Will sık sık avlanirlardi. Bende bazen onlarla giderdim. Avlanmak burdaki insanlarin hobisidir. Bizede öğretiyorlar iste... Felix’le gözgöze gelmiştik. Ikimizinde kahvaltisi bitmişti. Gel evi gezdireyim sana dedi. Bende bana uyar dedim. Kim bize bakti ve Bayan Will’e yardim etmeye basladi. Kahvaltida fazla konusmamisti, hatta hic konusmamisti.

Felix’i takip ediyordum. Birden Kim döndü ve “Felix sakin odama girmeyin” diye bagirdi. Felix’in odasina girmiştik. Odasi daginikti. Yeni gelmiş olmalarindan kaynaklaniyor olsa gerek. Gerci benim odaminda pek bir farki yok yillarca burda olmama rağmen…

Birden aklima diğer çocuklar geldi. Neden Kim ve Felix’i onlarla tanistirmayayim ki…

-Felix, sizi arkadaslarimla tanistirmak istiyorum?

-Olur tabi, diyerek gülümsedi.

Bende gülümsemiştim. Evin bu bölümlerini görmemiştim. Inceliyordum ki:

- Eleazer, ben Kim cagirayim, disari cikalim..
- Olur.

Kim’in odasinin kapisini tiklattik. Icerden “giir” sesini duyduk ve girdik odaya. Onun odasi, Felix’e göre daha topluydu. Kiz nasolsa.



- Kim, Eleazer bizi arkadaslariyla tanistirmak istiyor, sende gelir misin?

-Tamam, bes dakikaya asagidayim.



Biz önden inmiştik. Yaklasik bes dakika falan sonrada Kim geldi. Bay Will’de av hazirliklari yapiyordu..

Yolda onlara sorular yöneltiyordum. Söylediklerine göre, Kim’in Los Angeles’dan ayrilmasi zor olmuş. Ama burayada alisacaktir, önyargili biri değilse…

Pire’in evine gelmiştik. Kim ve Pire’in iyi anlasacagini umuyordum. Pire’in kapisini tıklatacaktim ki acti ve :
-Bende sizi bekliyordum, diyip gülümsedi.

Gelecegimizi benim haber vermiş olduğumu düşünmüşlerdir heralde. Neyse suanlik daha birseyler bilmelerine gerek yok.

Ben bu dusuncelere dalmisken, bir farkettim ki, Felix Pire’den buyulenmisti galiba. Gözlerini alamiyordu. Pire fazla farkettirmesede, oda bos değildi ona karsi. Onu iyi tanirdim. Kim gülmesini ne kadar bastirmaya calissada, kendini tutamiyordu. Onlari tanistirdim. Felix konusamiyordu bile. Onu bu durumdan kurtarmak istedim ve Seth’e doğru koyulduk.

Pire’de sezmiş olsa gerek ki, bana biseyler yollamaya calisiyordu. Telepati’yi onun kadar iyi yapamasamda, anlaşabiliyorduk.



- Felix ve Kim’in güçlerini hissediyor musun?

-Evet. Cok yoğun…

- Haberleri yok galiba.

- Sanmiyorum bildiklerini.

- Söylemeli miyiz?

- Hayir, buraya alissinlar biraz. Sonra haberdar ederiz.

- Dogru haklisin, dedi ve sustu.

Ama ben Felix’i sormadan edemeyecektim. Icten ice hala gülüyordum.



Felix’le bu sabah tanistik.

- Eleazeeer, dedi ve yüzüne gülümseme belirdi.

- Ben birsey demedim. Apacik belli, cocugun haline baksana, sana vuruldu. Sende bos değilsin hani?

Gülümsedi ama cevap vermedi. Bende fazla üzerine gitmedim.

Sonunda Seth’in evine gelmiştik. Kapiyi caldim ve açan Seth… Seth’i bir dostum olarak cok sevmişimdir. Cok iyi biridir. Onuda tanistirmistim ama Felix sanki uyuyor gibiydi. Ask uykusumu diyeyim artik bilemiyorum…

Yol boyunca Seth her zaman ki gibi güldürmüştü bizi. Ve Carmen’e gelmiştik. Kapiyi calan yine bendim. Seth’in gitmesini bekliyordum ama bana birakti. Carmen kapiyi acinca Seth yanina gitti. Birbirlerine cok yakisiyorlardi. Carmen cok tatli bir kizdir. Ama onu hep arkadasim olarak görmüşümdür. Kücüklügümüz beraber geçmiştir.

Tanistirma görevi hep bana kalmisti. Ve simdi benim evime gidiyorduk. Babam ava cikmisti, annemde arkadaşıyla bulusacakti bugün. Yolda sarki söyledik. Kim söylemiyordu. Galiba sevmiyordu sarki söylemesini ama zevk aldigi belliydi… O kizi tanimayi istiyordum. Acele etmemeliyim ama, zamani gelecektir elbet.

-Duydummm, dedi Pire. Düsüncelerimi okuyormuş demek…

-Diyene baakkk! dedim ve gülümsedik..


Apocalypse.

1 Kommentar:

  1. Hikayeler abartili güzel, iki acidan okuyunca daha bir güzel oluyor.. Hem Eleazer'in hemde Kim'in düsündüklerini bilmek cok iyi, film gibi :)

    AntwortenLöschen